wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Mart 2005
http://wearenoone.blogspot.com/2005_03_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Perşembe, Mart 24, 2005. Hacettepe Hastanesi ve Bilinmeyenler. Bu arada içerideki insanların ellerinde bir sürü değişik renkte basılmış formlar vardı. evet sadece bunlar ve bu formlar sayesinde insanlar bir sonraki duraklarını anlayabiliyorlardı. Burada bir tür küçük bir evren vardı; kendi başına yeterli olan ve tıkır tıkır işleyen baş döndürücü bir sistem. Posted by diskötek @ 00:53. Pazartesi, Mart 21, 2005. Posted by yavuzy @ 22:26. Perşembe, Mart 17, 2005. Biz kimiz ki de y...
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Mayıs 2005
http://wearenoone.blogspot.com/2005_05_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Pazar, Mayıs 22, 2005. Her zaman için rahatlığı seçen birisi olarak bunun verdiği o acımtrak tadı da ağzımdan atmak için milyonlarca şey yedim ve yemeye devam ediyorum. dişlerim çürük olduğu için bu tadı ağzımdan atamıyorum bir türlü. doktora gitmem gerek, "hadi artık çek şu dişi" diye ısrar etmem gerekecek. ama doktor da bana bakıyor "emin misin" diye. hadi ama zaten çoğu seçimi ben yapmadım bunu da ben seçmesem ne olur? Posted by diskötek @ 20:29. Pazar, Mayıs 08, 2005. Aylak...
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Nisan 2006
http://wearenoone.blogspot.com/2006_04_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Cumartesi, Nisan 22, 2006. Hayatlarımızı kurtaracak parlak fikirlerimiz. Olduğum yerden kımıldamaya çalışıyorum, uzanmaya çalışıyorum ama nesneler uzaktan uzaktan beni seyredip gülmekte - arsızca. Günler geçiyor ama zaman tükenmiyor, en azından şimdilik görmüyorum. Ben görmüyorsam da şu an var değiller. Posted by diskötek @ 02:23. Salı, Nisan 18, 2006. En önemlisi acı verirler, acıyla büyürler ve büyütürler, acıyla beslenir ve onu ürün olarak verirler. kelimeler biriktikçe,...
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Nisan 2005
http://wearenoone.blogspot.com/2005_04_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Salı, Nisan 26, 2005. Güzin ablaya dur demek için! Posted by diskötek @ 14:14. Çarşamba, Nisan 13, 2005. Saçmalık ve anlamsızlık üzerine öttürme. Herşey değişmiş aynı kalmaya, ayın yarısı kayıp bu ara, bulmaya çıkmışız da sen yalan söylemişsin annene, yaptığım herşey bir şiey için ama, o bir şey hiç birşeyi değiştirmiyor, böylece bir yere varmadan geçtim aranızdan. Şarkı sözünün ötesine geçmiyor onla örtüşüyor kendini yeniden yaratıyor. (amin). Posted by yavuzy @ 21:41.
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Kasım 2005
http://wearenoone.blogspot.com/2005_11_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Cumartesi, Kasım 26, 2005. Gitmek mi zor kalmak mı. Malum saçmasapanlıkla göbek bağımız var, böyle saçma ikilemlere kapılmak da boynumuzun borcu tabi. ya da durumdan vazife çıkarıp saçmalamak elimizde, borç çıkarıp kendi kendine gözyaşı dökmek. Belki iyi gelir yalnızlık bi parça, diğer yarımdan ayrılmak zor olsa da. (taşıyacağım onu şapkamın ucunda! Posted by yavuzy @ 23:36. Çarşamba, Kasım 09, 2005. Kulağımda the magic numbers'ın aptal bir mutluluk yaşatan " forever lost.
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Mart 2006
http://wearenoone.blogspot.com/2006_03_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Çarşamba, Mart 29, 2006. Koca galaksi yetmedi geçtiniz birbirinizin önüne, "çekil kardeşim görünmüyor yeryüzü burdan"! Halbuki ay kendini siper etti bizler için; ufacık bir an olsa da görebilin diye güneşin patlamalarını. 54 yıl sonra yeniden görüşmek üzere, bu ne sevgi ah bu ne ızdırap. Günlerden bir gün kara kışın sonuna doğru.". Posted by yavuzy @ 11:36. Salı, Mart 28, 2006. Böyle bir saçmalığa kalkışmaya gerek var mı? Posted by yavuzy @ 17:13. Pazartesi, Mart 27, 2006.
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Şubat 2006
http://wearenoone.blogspot.com/2006_02_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Pazartesi, Şubat 27, 2006. Ne oluyor, ne bitiyor, ne başlıyor. Evet hastalanıyorum, dünya iç hastalıktan çıkmamış gibi görünüyor. sadece ışığın vurduğu ve gecenin ortasında parıl parıl parlayan şu asfalt. bu mutlukla ölmek istemem. Posted by diskötek @ 05:12. Cuma, Şubat 24, 2006. Bu biriken insan hikayeleri beni başka biri mi yapacak yoksa hikayenin anlatıcısı olarak mı kalacağım? Kendimi zenginden sayarak,. Gençliğimden bir şeyler sakladım;. Düşsel faizlerimle geçindim,.
wearenoone.blogspot.com
Saçmalığın İki Kavramı: Aralık 2005
http://wearenoone.blogspot.com/2005_12_01_archive.html
Hayat üzerine bir iki şey. Çarşamba, Aralık 28, 2005. Taşra yapayım derken göz çıkarmak. Sapsarı ve bembeyaz çöller, soğuğun hükmünü kesecek betonarme direnişi yok; soğuk alev gibi yalıyor yüzünü, insan hikayelerini cebine koyarak artıya geçmek istiyorsun; tıkılıp kalmayacak içimde değil mi günler? Posted by yavuzy @ 15:43. D e'nin gayriresmi içeceği. Fazla duygusal ve klişe. Tedirginlikler krallığı. Baş dönmesi. Kırıklarla yaşam. Beyaz eşyalarınla yan yana. ÃÇerez yemez - Cookie barındırmaz.
alterednative.blogspot.com
alter[ed] native: October 2011
http://alterednative.blogspot.com/2011_10_01_archive.html
Thursday, October 20, 2011. I love and hate my city. İstanbul'da hiç yaşamadığımdan belki de, metropolümüz halkının kentle kurduğu ilişkiyi de uzun süre çözemedim. Benim tanıdığım İstanbullular (ya da İstanbul'da ikamet edenler) içerisinde bulundukları koşullardan şikayet eden ve hatta bazen o büyük şehre lanetler yağdıran insanlar. Ortak ve ortalama hayalimiz olan "günün birinde bir balıkçı kasabasına yerleşmek"ten en çok ve sıklıkla söz açanlar da yine bu koca kentin aceleci ve mutsuz sakinleri. Güvenl...