ayfertunc.wordpress.com
kısa kısa kısa | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/kisa-kisa-kisa
Benim için Leyla Erbil. Leave a Reply Cancel reply. Enter your comment here. Fill in your details below or click an icon to log in:. Address never made public). You are commenting using your WordPress.com account. ( Log Out. You are commenting using your Twitter account. ( Log Out. You are commenting using your Facebook account. ( Log Out. You are commenting using your Google account. ( Log Out. Notify me of new comments via email. Takma Göğüslü Kadın, Deli Borsacı ve diğerleri. Öteki biziz, kendimiziz.
ayfertunc.wordpress.com
Dünya bana dokunuyordu.. | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/06/15/dunya-bana-dokunuyordu
Yaşamak, kendini gözden yitirmemek, kendi varlığında, kendi. Inde her zaman tam anlamıyla varolmak için gösterilen sürekli, zahmetli çabadır. Ölüm ülkesine ulaşmak için, insanın kısacık bir süre kendisinin dışına çıkması yeterlidir. Milan Kundera’nın o çok sevdiğim. Hayatımız için doğru ya da yanlış olanı yapmanın ötesinde, bu türden kavramları dikkate bile almadan, pek de değerli olmayan varlığımızı sürdürmektir yaşamak. Ölümün kaçınılmaz ve tek gerçek olduğu bir dünyada yaşamak zahmetli bir çabadır ger...
ayfertunc.wordpress.com
ayfertunc | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/author/ayfertunc
Takma Göğüslü Kadın, Deli Borsacı ve diğerleri. Edebiyatta her zaman ikincil karakterleri sevmişimdir. Öyküyü onlar öykü yapar çünkü. Ana karakterler anlatının omurgasıdır, ağır yük taşırlar ve bunu kimi zaman kendini fazlasıyla hissettiren bir büyüklenmeyle okura sezdirirler. Ya da yazarın zihninin izdüşümü, sesi, bakışıdırlar. Oysa ansızın doğan ve sıradışı ikincil karakterler zihne atılmış kanca gibidir. Türk edebiyatında, unutamadığım çok yan karakter var. İlk aklıma geleni hemen söyleyeyim: Beni...
ayfertunc.wordpress.com
Öteki biziz, kendimiziz | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/07/24/oteki-biziz-kendimiziz
Öteki biziz, kendimiziz. Öteki olanı adlandırmak istiyoruz, bize vicdan konforu sağlıyor çünkü. Kürtler diyoruz, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler, Keldaniler, Yezidiler, Çingeneler, zenciler, yabancılar, göçmenler, gayrimüslimler, eşcinseller, göremeyenler, işitemeyenler, konuşamayanlar, bedensel engelliler, zihinsel engelliler, az deliler, çok deliler, aklımıza gelen ve gelmeyen diğer ötekiler. Ama insanız öte yandan ve ötekileştirmeye en azından insani nedenlerle karşıyız. Öteki olana bir a...
ayfertunc.wordpress.com
Yalnızlar Mutfağı | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/06/03/yalnizlar-mutfagi-2
Yıllar önce Jean Baudrillard’ın. Adlı kitabını okurken bir cümlesi beni çok etkilemişti. Baudrillard Amerika’yı anlamaya çalıştığı bu kitabında sadece ülkeyi değil bir kıtayı pek çok yönüyle anlatırken; parklarda, ağaç altlarında, nehir kenarlarındaki banklarda öğle tatiline çıkmış insanlardan da söz ediyor ve ancak belli bir yalnızlık var ki başka hiçbir yalnızlığa benzemiyor, diyor ve şöyle devam ediyordu:. Gayet alımlı giyinmiş, şu siyahi genç kadın Filistinli seyyar kebapçıdan safranlı pilav üstüne k...
ayfertunc.wordpress.com
Edebiyat meğer “çelik çekirdek” imiş (2008’de yazılmış bir yazıda endişeler) | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/05/17/edebiyat-meger-celik-cekirdek-imis-2008de-yazilmis-bir-yazida-endiseler
Edebiyat meğer çelik çekirdek imiş (2008’de yazılmış bir yazıda endişeler). Peki ne oldu da bugünlere geldik? Biliyorum, tuhaf bir soru gibi görünüyor. Ne oldu da Latife Tekin’in Karabük Belediye Başkanı tarafından susturulmasına, ikinci bir Madımak Faciası yaşanması korkusuyla yazar Onur Caymaz’la birlikte şehirden uzaklaşmak zorunda kalmasına şaşırır hale geldik? 12 Eylül sonrasında edebiyat ve sanat bir politika olarak, toplumun yaşamsal ihtiyacı olmaktan çıkarıldı. Bu süreçte, varlığındaki çelik ...
ayfertunc.wordpress.com
Tamtam Çalan Azrail | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/08/03/tamtam-calan-azrail
13 Ağustos 1914 tarihli. Dergisi 1. Dünya Savaşı’nın başladığını kapağında tamtam çalan Azrail resmiyle ilan etti. Batılı bir kaynaktan alındığı belli olan bu illüstrasyonda savaş tamtamları vurgusu yapılıyor, kayaların üstünde, yüzü kurukafa şeklinde resmedilmiş, siyah cübbeli Azrail kemikten ibaret elleriyle üstünde WAR yazan bir tamtam çalıyordu. Bugüne kadar edindiğim sorunlu tarih bilgim, resmi ideolojiler ve karşı ideolojiler tarafından sürekli çarpıtılan Osmanlı-Türk-İslam-Cumhuriyet tarihi anlayı...
ayfertunc.wordpress.com
Takma Göğüslü Kadın, Deli Borsacı ve diğerleri | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/11/11/takma-goguslu-kadin-deli-borsaci-ve-digerleri
Takma Göğüslü Kadın, Deli Borsacı ve diğerleri. Edebiyatta her zaman ikincil karakterleri sevmişimdir. Öyküyü onlar öykü yapar çünkü. Ana karakterler anlatının omurgasıdır, ağır yük taşırlar ve bunu kimi zaman kendini fazlasıyla hissettiren bir büyüklenmeyle okura sezdirirler. Ya da yazarın zihninin izdüşümü, sesi, bakışıdırlar. Oysa ansızın doğan ve sıradışı ikincil karakterler zihne atılmış kanca gibidir. Türk edebiyatında, unutamadığım çok yan karakter var. İlk aklıma geleni hemen söyleyeyim: Beni...
ayfertunc.wordpress.com
söyleşiler | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/soylesiler
Dünya Ağrısı-R adikal 2014. Leave a Reply Cancel reply. Enter your comment here. Fill in your details below or click an icon to log in:. Address never made public). You are commenting using your WordPress.com account. ( Log Out. You are commenting using your Twitter account. ( Log Out. You are commenting using your Facebook account. ( Log Out. You are commenting using your Google account. ( Log Out. Notify me of new comments via email. Takma Göğüslü Kadın, Deli Borsacı ve diğerleri.
ayfertunc.wordpress.com
Ingmar Bergman’ın büyülediklerinden biriyim | Parantez içi/yazılar/Ayfer Tunç
https://ayfertunc.wordpress.com/2014/05/05/ingmar-bergmanin-buyulediklerinden-biriyim-2
Ingmar Bergman’ın büyülediklerinden biriyim. On dokuz yaşımdayken, benim gibi birkaç korkutulmuş/sindirilmiş arkadaşımla birlikte ömrü çok kısa süren bir kültür merkezinin tıklım tıklım dolu salonunda Ingmar Bergman’ın. Yirmi üç yıl sonra bir vesile ile İsveç’e gittim. Giderken yanıma Bergman’ın dört filmini aldım. Persona, Yedinci Mühür, Yaban Çilekleri. Yıllar önceki tecrübemden bana kalan derin bir sıkıntı olduğu halde, zihnimde hâlâ yaşayan ve yaşadığına göre etkilendiğim imgeler, anlam veremediğim b...