afrasiyab.wordpress.com
Ağustos | 2012 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2012/08
Archive Ağustos, 2012. Naif meşrep bir ikrâr da mevcut. İnkâr zulmünün tam karşısında. Seç seçebilirsen ya da seçme istersen. Al sana pelerinli ifadeler;. Tamam, kabul(lenmek);. Süratli bir baş eğme,. Ve yürümekse bu eylemin tecessümü madem;. Sıklaştır o kısa ve tedirgin adımları. Öyle bir kabullen ki;. Bil ki durduğunda inkâr edeceksin,. Vuracaksın dudaklarının etrafında dolaşan. 8211; Evet, fakat ben seni görüyorum. 8211; Evet, ben! Yürümeye devam ederken o, ötede beride birçok ay hayaletlerinin aydınl...
afrasiyab.wordpress.com
Taşra Hikayeleri (II) | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2013/04/07/tasra-hikayeleri-ii
Bir gün gelir belki burada yaşadığın şeyler hoşuna bile gidebilir. Çoluk çocuk sahibi olunca anlatacak bi hikayen olur fena mı? Bir zamanlar anadoluda dersin, ucra bi yerde görev yaparken işte böyle böyle bi gece yaşamıştık dersin, anlatırsın işte ne biliyim masal gibi. Haksız mıyım doktor? Sonsuzluk, ifadelere eser miktarda konu olabilir miydi? Peki cevapsızlığım, hükmünü yitirmiş kalbime galip gelen ellerimin gururu muydu? Geçmişe benzerliğin insan nereye kaçarsa kaçsın ardına takılmasına alışmıştım...
afrasiyab.wordpress.com
Temmuz | 2012 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2012/07
Archive Temmuz, 2012. Şehirde Doğup Büyüyenlerin Kasabalı Hikayeleri. Hatıralar ne boş şeylermiş! Doğmuş olduğum, çocukluğumu ve gençliğimin ilk anlarını geçirmiş olduğum küçük kasabayı uzun senelerden sonra ziyaret ederken, onun, hiçbir surette değişmemiş olmasını beklesem dahi, artık hatıralarımda kalmış olduğu şekle hiç benzememesini pekâlâ anlıyordum. Üç Sat İki Ödet. Otur bir aile çay bahçesine. Yerler, ucu delik pet şişeyle ıslak. Aldığımız son dakika bilgisine göre;. En çok içilen de oralet. Affed...
afrasiyab.wordpress.com
Mayıs | 2013 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2013/05
Archive Mayıs, 2013. Kutulara Hapsolmuş Bir Hâdise. Esnaf esnaf dolaştım, İstanbul’dan Yeni Zelanda’ya. Kelimelerin olduğu kutuları şöyle koyalım. Boş koliler topladım; Orta Doğu ve Kuzey Avrupa’yı içine koyabilecek kadar. Yeni Zelanda’yı çok sever, alakası yoktur yukarıda ismi geçen diğer coğrafyalarla. Dünyayı iki kere dolanacak kadar da bant kullandım. Artan bantları da kullandım, kelime sarf edebilecek diğer tüm dudakları kapatarak. Hey sen, yavaşça yere bırak onları. Kutuları üst üste koyunca Ay’a.
afrasiyab.wordpress.com
Ekim | 2012 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2012/10
Archive Ekim, 2012. Çok konuşuluyordu, sustuk,. Alîmdi herkes, geri durduk,. Herkesin ümidi vardı, bekledik,. Yeisle kaldık baş başa. Ve herkes çok mutluydu, bozmadık,. Yiten Sevdanın Ardından Tecessüm Eden Bir Türkü. Okurken Dinlemeli; Neşet ERTAŞ Ahirim Sendin: http:/ www.youtube.com/watch? Eve doğru çıkarken yine o türküyü duydu. Kafasını çevirdiğinde yan apartmandaki komşuların halı yıkarken bu türküyü söylediğini gördü. Bir gün içinde bu anı iki kere yaşamak şaşırttı onu. İstanbul’da üni...Doktorun ...
afrasiyab.wordpress.com
Ben Karşı Köyün Cesuruyum | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2013/04/07/ben-karsi-koyun-cesuruyum
Ben Karşı Köyün Cesuruyum. Bir ihtimali sevmek kadar ipin ucunda ömrüm. Yeisleri muhafaza etmek biraz sudan sebep. Cesaret, küçüklüğünde sarışın, albümlerde şimdi. Tam da ölüyorduk nereden çıktı bu yaşamak. Oysa sabahı çıkarmazdı nefeslerim. Bir adım, biraz belki ve belli ki bilinmez. Deniz Çarptı; Yaralılar Var →. Bir Yanıt Bırakın Cevabı iptal et. Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:. Adres hiçbir zaman paylaşılmayacaktır). Yeni yorumları bana e-posta ile bildir.
afrasiyab.wordpress.com
Haziran | 2012 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2012/06
Archive Haziran, 2012. Cuma’dan Cuma’ya. Misafirlerini yolcu ettikten sonra yalnızlığın sağır edici sessizliği ile baş başa kalırdı. Cam kenarında zaman makinesi görevini yerine getiren koltuğa oturur ve mazinin ızdırap dolu dehlizlerinde yolculuğa çıkardı. Artık iyice yaşlandığını hissediyordu. Sağlık sorunları o kadar çoktu ki, hangi birine üzüleceğini şaşırmıştı. Çaresizdi. Izdıraplar, hastalıklar, pişmanlıklar, ağırlaşan hareketler, yoğunlaşan düşünceler Ölümün bunların tedavisi i...Sonra mutlular, m...
afrasiyab.wordpress.com
Taşra Hikayeleri (I) | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2013/04/07/tasra-hikayeleri-i
Http:/ bozkirkultursanat.wordpress.com/2013/03/19/tasra-notlari-i/. Sen de Şehirleşme Sakın. Taşra Hikayeleri (II) →. Bir Yanıt Bırakın Cevabı iptal et. Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:. Adres hiçbir zaman paylaşılmayacaktır). WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. ( Log Out. Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. ( Log Out. Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. ( Log Out. Yeni yorumları bana e-posta ile bildir.
afrasiyab.wordpress.com
Kasım | 2012 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2012/11
Archive Kasım, 2012. Birikmiş ihtimallerini ihmal ettiğini fark etti. Üç kapaklı, teki aynalı, iki çekmeceli dolabını açtı ve ihmallerini biriktirdiği bohçanın altından ihtimallerini çıkardı. Naftalin kokuyorlardı. Hepsini, saçakları seyrelmiş, sigara izlerinin hüküm sürdüğü, geleneksel ve manasız motiflerle bezeli halının üzerine döktü. Çoğunun son kullanma tarihi geçmiş. Kalanlar da hep çift kişilik; tek kişinin harcı değil. Biraz düşündü. Hepsinden vazgeçtiğini odanın ortas...Hiss-i Kable'l Vuku.
afrasiyab.wordpress.com
Aralık | 2012 | diyorum ki..
https://afrasiyab.wordpress.com/2012/12
Archive Aralık, 2012. Bir Meczûb, Bir Yol ve Sonu Gelmiş Birkaç Yeis. Mecrası kayıp bir su birikintisi gibi. Peşine düştü sarıldığında yaşlı kokan. Omzuna yükleyip en mahrem istekleri. Telgraf teline ucu ucuna yeten sözleri. Satırları mahfûz bir düzine mektupla. Çabaladı her mevsim aynı mezarlıkta. Pişmanlığı kayıp perişan bir nefs gibi. Peşine düştü sarıldığında barut kokan. Kabristan meczûbu gösterdi yolu. Terakkisine mâni olamadığı korku. Surata kapanan ellerin sonu âmin. Yol hasret yol ümit yol âtî.