cinayse.blogspot.com
cin ayşe: Aralık 2013
http://cinayse.blogspot.com/2013_12_01_archive.html
8220;görüntüyü işgal et”. Diye bir polis anonsu. ankara’nın göbe. Itilebildi. “normal” olmayan vatanda. Lar birkaç katman polis bandosunun ve su fı. Kırtmaya her an hazır panzerlerin arasında ku. Olanlardı herhalde. devletin arzusu, elbette onları bir an önce ortadan “kaybetmek” (özel bir yetenek gerektirmiyor bu) ve da. Itmaktı. ama ilk kez, “normal” denilen vatanda. Lara yönelik bir polis anonsundan, insanların kentlerin en i. Ka polis anonsu, tıpkı “ kaybol! Vardır ve bunun önüne geçilemez. (ulus).
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Kardeşlik yetmiyor
http://hasancomert.blogspot.com/2015/04/kardeslik-yetmiyor.html
Türkiye’de çoğu yönetmenin senaryoyu da kendisinin kaleme alması gereklilik ya da zorunluluk gibi bir şeye dönüştü. İlk filmini çeken isimlerin büyük çoğunluğu senaryoda da imzası olsun istiyor. Ancak ' iyi bir hikayem var' , '. Iyi bir fikrim var' demek ile senaryo yazmanın bambaşka şeyler olduğu kısmıyla kimse ilgilenmiyor olsa gerek senaryoyu boş veren yığınla film çıkıyor ortaya. Her yıl bilmem kaç filmin vizyona girdiği ülkede senaristliğin ayrı bir alan olarak görülememesinin sebebi bu değil mi?
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Ölüleri neden sık hatırlar olduk?
http://hasancomert.blogspot.com/2015/06/oluleri-neden-sk-hatrlar-olduk.html
Ölüleri neden sık hatırlar olduk? 8216;’Sene-i devriyelerimde ot dergisi’ne kapak olurum diye ölmüyorum.’’. Neden ölüleri bu kadar sık hatırlar olduk? 8216;Dikizleme Günlüğü’, ‘Ben Özelim’ kitaplarının yazarı Hal Niedzviecki, sosyal medyadaki duygu paylaşımını ‘‘düşük beklenti’’ ile açıklıyor:. Narsizm bile değil bu; sığ bir dışa dönüklük, herkesin kendi görünüşünün menajeri haline geldiği bir tür reklamcı saflığı.’’. Genel anlamda dergiciliği tartışmak başka bir yazı konusu elbette. Ot, Kafa ve Fil&...
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: The Tribe: Eşsiz bir deneyim
http://hasancomert.blogspot.com/2015/02/the-tribe-essiz-bir-deneyim.html
The Tribe: Eşsiz bir deneyim. Yatılı işitme engelliler okulunun açılışında bir öğrencinin elinde sallanan ve sesini sadece seyircinin duyabildiği bir çan çalıyor. Öğrenciler işaret diliyle zilin çaldığını anlayıp içeri girerken - bir anlamda zilin muhatabı olan - seyirci biçimsel açıdan bir hayli iddialı ve izlemesi zor bir deneyime adım atıyor. Aşk, nefret ve şiddeti anlatmak için dile, sesli diyaloğa ve sese ihtiyaç duymayan. Okul içi ve okul dışında kurulan ilişkiler ve dış dünya ile okul arasındaki b...
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Sessiz şiddet
http://hasancomert.blogspot.com/2014/08/sessiz-siddet.html
20 Saraybosna Film Festivali notları -. Ukrayna 'dan gelen Myroslav Slaboshpytskiy imzalı The Tribe'ı izlemeden önce filmde işaret dili kullanıldığı, diyalog- altyazı olmadığını ve hikayenin izlenmesi zor bir sinema diliyle anlatıldığı aklımızda. Bu bilgiler, kapanış jeneriğiyle birlikte çarpılmış ve oturduğumuz yerde kalakalmış vaziyetteyken zihnimizde daha da büyüyor. Ve uzun bir süre, biçimsel tercihlerin böylesi güçlü bir sinema diline nasıl dönüştüğünü sorguluyoruz. The Tribe, sadece bir yatılı okul...
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Öfkeli ve nazik!
http://hasancomert.blogspot.com/2014/09/ofkeli-ve-nazik.html
Hayatının 10 yılını sürgünde geçiren ve hem ülkesinin özgürlüğü hem de ülkesindeki ifade özgürlüğü için mücadele eden James Gralton’ın hikayesini anlatmak için Ken Loach’tan daha iyi bir isim bulmak zor. Ülkesinden. Sürgün edilen tek İrlandalı olarak tarihe geçen Gralton’ın halkevi olarak işleyen ‘Salon’u Loach’un ezelden beri mesele ettiği konular için biçilmiş kaftan zaten. 8211; ve bir de tabii dayanışma fikri- büyük bir mücadelenin fitilini ateşliyor. Yine de, bir Ken Loach filmi izlemenin değeri hiç...
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Siyah beyaz bir Amerikan rüyası
http://hasancomert.blogspot.com/2015/07/siyah-beyaz-bir-amerikan-ruyas.html
Siyah beyaz bir Amerikan rüyası. Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom). Ben, şahsen, kendim. Gazeteci, Sinema Yazarı. Uçan Daireler ve Sisifos Söyleni. Size dayatılan gerçek değil! Çocuk düşlerimiz yok artık. Bu kadar yüksekten ancak düşerek inilir. Gözlerinizi kapattığınızda dünya yok olmaz. 8 numaralı jüri üyesi. Ölüleri neden sık hatırlar olduk? Siyah beyaz bir Amerikan rüyası. Bu hafta en çok okunanlar. Bir uyarlama olarak Carol. Http:/ duvardakisesler.tumblr.com/. Bugün niçin "allah belanızı versin"?
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Hiç bitmeyecek bir huzursuzluk
http://hasancomert.blogspot.com/2015/04/hic-bitmeyecek-bir-huzursuzluk.html
Hiç bitmeyecek bir huzursuzluk. Daha ilk dakikasından huzursuz etmeyi başarıyor Peşimdeki Şeytan (It Follows). Amerikan banliyölerinde sıradan, huzur dolu bir günü dağıtan, izleyeni neye uğradığını şaşırtan bir sahneyle açılıyor. Genç bir kadını kaçarken görüyoruz. Neden ya da kimden kaçtığını, ne olduğunu anlayamıyoruz. Onu görenler de anlayamıyor. Sadece kimsenin yardımının dokunamayacağı bir durum olduğunu tahmin edebiliyor ve yavaş yavaş korkmaya başlıyoruz. Kalan 90 küsur dak...Gösterişli ve ucuz nu...
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Erkekleri anlamaya çalışalım!
http://hasancomert.blogspot.com/2015/03/erkekleri-anlamaya-calsalm.html
Yılda bilmem kaç yüz film vizyona giriyor, film sayısı sürekli artıyor, yeni hikayeler anlatılıyor ancak bazı şeyler hiç değişmiyor Türkiye sinemasında. Perdede hep erkeğin dünyasına buyur ediliyoruz. Kadın erkek ilişkilerine dair ağır bir dram ya da romantik komedi fark etmiyor, elde kalan erkeklerin dünyası oluyor. Daha ne kadar süre yalnızlığıyla ya da acılarıyla baş başa kalan, ‘’böyle bir ilişkiye hazır değilim’’, ‘’sen benden daha iyisine layıksın’’ b...Arkadaşlarının yanında sevgilisine ‘...
hasancomert.blogspot.com
KUTUP ÇİZGİSİ: Taşrada Mucizeler
http://hasancomert.blogspot.com/2014/10/tasrada-mucizeler.html
İtalyan kırsalında, modern dünyanın ‘nimetlerinden’ ve keşmekeşinden uzakta yaşayan, hayatını doğadan kazanan bir ailenin hikayesini anlattığı The Wonders’ta (Mucizeler), daha ilk dakikadan kamerasını ailenin bir parçası haline getiriyor. Rohrwacher, aile üyelerinin gündelik rutinin içine yumu. Şakça dalıyor ve bir süre sonra hikaye anlatmaktan vazgeçip seyirciyi taşraya taşımayı başarıyor. Hikayede geçmiş ile yerellik yitip giden iki kavram olarak göze çarpsa da, Rohrwacher muhafazakar ve nostaljik bakı...
SOCIAL ENGAGEMENT